25 Ocak 2010 Pazartesi

Söz...!















Anne beni bu havada dönen 'şeye' bindir..
Korkmuycam..
Aslında belki korkucam ama zevk aldığım için çığlık atmıycam..
O hızlansın..
Çok hızlansın,
Hızın etkisiyle de,
Rüzgar suratıma tokatını atarken,
Acıtsın..
Üşütsün bile..
...
Kormuycam ben..
Biliyorum çığlıklar duyucam,
Boşlukta,
Kulaklarımı tırmalayan,
Ama,
Ben korkmuycam,
Bağırmıycam..
Söz..!



Ben el ele tutuşanlara bakıp mutlu olucam..=)

20 Ocak 2010 Çarşamba

Işık ve Umut Beni Kendime Getirecek...

Teşekkürler,
Umut ne güzel,
Sinirle karışmış umut,
Hissiz bırakmış,
Gülse mi ağlasa mı?
Kararsız bırakan bir umut,
Yüzümde her an bir ekşilik..

Ve beklenen bir ışık..
Gece lambasının yaydığı kadar da olsa,
Bir ışık..
Sanki herşeyi değiştirecek...
Umudumu ayakta tutacak..

Ve beni kendime getirecek,
Söylediğim sözlerde anlam bozukluğu hissettirmeyecek..
Her iyi görünene inandırmayacak,
Bir ışık bekliyorum,
Beni değiştirecek...

İşte yine susuyorum;
Kendimde kayboluyorum..
Mutlu anılarımı bölüp,
Mutsuz anılarımın üzerine ekliyorum..

Işığın etkisini artıracak,
Bir umut bekliyorum
Hızlanmalısın umut,
Ben olan ışığımı da kaybediyorum..

Bekliyorum,
Yine sessiz sedasız,
İnzivaya çekilmiş
Duvarların soğukluğunu,
Bedenimde hissediyorum...

İçime sinmiş,
Bende olmayan beni,
Bana getirecek,
Bir umut bekliyorum..


(Yoldasın biliyorum)

12 Ocak 2010 Salı

Kayıp Kent..

...

Ölü bir benden,
Hiç...
Bir hiç..
Ruhu,
Kaybolmuş..
Kovulmuş..
Kentin en hücra köşelerinde,
Karanlık,
Sessiz,
Kimsesiz..
Ruhu ağlar,
Çocukça..
Ağlar,
Hıçkırıklarla..
İçin için..
Beden,
Hala bir damla gözyaşını bekler,
Ruhsuz,
Korkusuz bakışlarla..
Beden,
Beden..(?)

Kayıp bir kent burası..
Ölü bedenler,
Kayıp ruhlar,
Küfür kusan herifler,
Fahişeler,
Kan kırmızı toprak ve siyah bulutla kaplı kent..
Karanlığın ve kötülüğün,
Sessizliğin hakim olduğu kent..
...
Güneş doğmuyor..
Işık yok..
Şeytan hakim kente,
'İnsan' yok..

Hepsi...Bu mu..?

Bu mu..?
Sevigi,
Aşk,
Özlem,
Aramak,
Hasret..
Bu mu..?
Kapıyı deli gibi tırmalayıp,
Aralandığında arkanı dönüp gitmek mi?
Vazife olmadan kalpte basamak atlayıp,
Gitmek mi..?
Gün gelip susmak,
Sessiz kalmak mi..?
Sebepsiz kaybolmak mı..?
Bitmek mi?..
Sonra;
Özlemek bir hastalık mı?
Hemen herkes deli gibi özlenebilir mi..?
Umursamak,?
Değer vermek..?

...
Geçitler..!
Geçitlere izin yok..
Kapılar, acı çığlıklara dahi kapalı..
Gölge düşmüş bir zamanda 'sevgi..
Yasak..'

11 Ocak 2010 Pazartesi

Kayboluyorken kaybettim..

'Dokunsalar ağlayacak' derler ya..
Aslında birinin dokunmasını bile bekleyemem...
İçten bekleyemiyorum da zaten..
İçim..
İçin için ağlıyor da zaten..
Dışa gözyaşım birtürlü akmıyor...
O lanet olsıca 'ilk damla' gelmiyor işte..
Kendimi sıktıkça ellerim titriyor..
Serbest bıraktıkça içim acıyor..
Her gece daha fazla ağlamak istiyorum,
Akmayan gözyaşıma inat..
'O şehirlerden birinde' kayboluyorum..
Herşeye yeniliyorum..
Hepsine..
Kayboluyorum...
...

Çocuklarım..?
Çocuklarımı da kaybettim..
Ağlama ve çığlık sessleri duyuyorum..
Ayaklarım bir adım bile atmıyor..
Onları bulmalıyım..
Getirmeliyim..
Çocuklarım..!
Bana gözyaşı verir..
Sever,
Korur,
Büyütür..
Onları bulmalıyım..
Korumalıyım...
...



Mor bulutlu,
Işıkları sönmüş,
Kör karanlık,
Soğuk şehirde,
Çocuklarımı arıyorum..
Yardım...!?
İstemiyorum..
Almıyorum...