26 Aralık 2009 Cumartesi

O ev...

O küçük sevimli ama korkunç ev varya,
Onu anlatamıyorum..
Anlatacak kelimeleri bulup,
Cümle haline getiremiyorum..
Duygularım bana yol göstermiyor,
Hepsini cımbızla söküp almışlar gibi,
Hissetmiyorum,

Üzerime bir karabasan çökmüş,
Çığlık,
Atamıyorum..
Gözyaşı,
Dökemiyorum..
Karanlık üzerimde,
Nefes alamıyorum..
Gözlerimi kapatıyorum..
Ölüyorum..
Kendi içimde ölüyorum..
Dışımda ölüyorum..
Ölüyorum..
...
Her gördüğümde koşar adımlarla giderken,
Anılarımı teker teker gözümün önünden geçiriyorum..
Sonra duruyorum.
Biraz geri çekiliyorum,
Çünkü, korkuyorum..
O evde korkmaya başladım,
O evde beni birşeyler takip etti,
O evde örümcekler tavandan ağlarıyla indi,
O evde..
O ev..
O ev..
Ne kadar çok 'o ev' var içimde..
Korkutuyor,
Özletiyor,
Sevindiriyor.
Ama 'o ev'
Öldürüyor..
...
Koşarken durup geri çekilmemi sağlıyor
Bahçesi 'gel' derken,
Camları korkunç bir şekilde bakıyor,
Sanki bana kızıyor,
Küfür ediyor,
Nefret kusuyor..
...
Elimi tut..
Bu sefer birlikte girelim o eve..
Sen beni korursun olur mu?
O ne idüğü belirsiz beni takip eden şeyden,
Tavandan ağlarıyla inen örümceklerden,
Hergün üzerime santim santim gelen duvarlardan..
Onları yenmem gerek..
Yardımcı olursun değil mi?
Elimi tutarsın?
Beni korursun değil mi?
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder